Analytics

Bu Blogda Ara

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Hyundai Santa FE 2.2 R H-MATIC Style Max: 'Yenilik zamanı geldi!'

Hyundai Santa FE 2.2 R H-MATIC Style Max: 'Yenilik zamanı geldi!'

Güney Koreli üretici Hyundai’nin 1999 yılında hayatımıza soktuğu Santa-Fe’nin ilk jenerasyonu, önceliği tasarım olan müşteri kitlesine hitap etmediği için başarılı olamadı. 2006 yılında tanıtılan ikinci jenerasyon ise Hyundai’nin Avrupalılaşma sürecinin başlangıcı gibiydi. Daha çekici görünen tasarım Amerika’da büyük beğeni toplarken, Avrupa yollarında da kendini göstermeye başladı. 2010 yılında geçirdiği makyaj büyük ihtimalle Santa Fe modelinin gördüğü son operasyon olacak. Firma Santa Fe’nin yerini alacak ix45 modelinin hazırlıklarına hız kesmeden devam ediyor.
Tasarım
Yapılan makyaj operasyonunu fark etmek için dikkatli gözlere sahip olmak gerekiyor. Santa Fe’nin yüzü makyaj sonrasında, eskisine oranla daha hoş görünen ön ızgaraya ve tampona kavuşmuş. Arka kısımda ise stop grubu makyajdan nasibini alan tek öğe olarak göze çarpıyor. Kırmızı-beyaz stop grubu Santa Fe’nin arka tasarımına renk katmış. 4660mm uzunluğa, 1890mm genişliğe ve 1760mm yüksekliğe sahip Santa Fe; Toyota Rav4’den 20 cm, Honda CRV’den 9 cm uzunken, en büyük rakibi Kia Sorento’dan 2,5 cm daha kısa.

İç mekan
Makyaj operasyonu Santa Fe’nin iç mekanına  pek uğramamış. Koltuk ısıtma butonlarının konumu dışında kumanda elemanlarının yerleri problemsiz. Test aracımızda orta konsola konumlandırılmış Pioneer ses ve navigasyon sistemi her ne kadar işlevsel olsa da oraya ait değilmiş gibi duruyor. Plastik kalitesinin ortalamada olması bozuk zeminde içeriye sert plastiğin neden olduğu seslerin gelmesine yol açıyor. Rahat yapılı koltukların yan destekleri iyi. Geri görüş kamerasının ekranı aynaya konumlandırılmış olması çok akıllıca ve gerçekten işe yarıyor. Bu boyutlardaki bir aracı şehir içinde kullanmak için bu tür elektronik sistemlerin yardımı büyük. Yeterli diz ve baş mesafesi sunan arka koltuklar 5 kişi için rahat yolculuklar vaat ederken bagaja gömülü 6 ve 7. koltuklar sadece çocuklar için uygunlar. 969 litrelik bagaj koltuklar yatırıldığında 2247 litreye kadar genişliyor. 

Motor
Makyaj sonrası en büyük yenilik ise motor konusunda oldu. Santa Fe 2,2 litrelik 155hp güç üreten motorunu bırakıp artık 197hp güç üreten aynı hacimli motorla yoluna devam ediyor. 3800 d/dk’da 197hp güç üreten dizel motor 1800-2500 d/dk devir aralığında 445 Nm tork çıkışına sahip. Güç yere 6 ileri oranlı klasik otomatik şanzımanla aktarıyor. 2062 kg ağırlığındaki Style Max donanımlı test aracımızın 0’dan 100 km/s hıza ulaşmak için 10,2 saniyeye ihtiyacı vardı. Testimiz süresince ortalama 9 litre yakıt tüketen Santa Fe, şehir dışında bu değerleri 7 litre civarına çekebiliyor.

Konfor ve yol tutuş
Hyundai Santa Fe, kendisini konfor beklentisi ile alan müşterilerini mahcup etmeyecek bir araç. Yüksek oturma pozisyonu ve ferah iç mekanı Santa Fe’nin en büyük artıları. Yumuşak yapılı süspansiyon sistemi darbeleri emme konusunda yeterli. Santa Fe yerden 20 cm olan yüksekliğinin avantajını hafif arazide ve şehir içi bozuk yollarda görüyor. Deri koltukların konforu bir çok kullanıcıyı memnun edecek cinsten. Yumuşak yapılı amortisörleri yüzünden iyi sürüş dinamikleri sergileyemeyen Santa Fe, zorlandığı zaman önden kaymaya başlıyor. Asfalt dışına çıkıldığı zaman gücü 50-50 oranında ön ve arka aksa ileten kilitli orta diferansiyelin yardımıyla hafif arazi şartlarında sorunsuz ilerleyebilmek mümkün. 24.60 derece yaklaşma açısı, 21.60 derece ayrılma açısı ve 17.90 derece tepe açısı olan aracın maksimum su geçiş yüksekliği ise 50cm.

Güvenlik
Hyundai Santa Fe, 2006 yılında girdiği EuroNcap çarpışma testinden 4 yıldız ile ayrılmıştı.

 
Yorum - Selim ERKEK
Santa Fe’nin içine bindiğinizde yaşlanmış bir araca bindiğinizi hemen anlıyorsunuz. Hele ix35 ile karşılaştırırsanız Santa Fe’nin iç tasarım anlamında çok geride kaldığını göreceksiniz. Çok mu kötü? Kesinlikle kötü değil sadece ix35’deki heyecan yok... Tabi Santa Fe’nin 2006 yılında tanıtılmış bir model olduğunu unutmamak lazım. Eski bir model olmasına rağmen makyaj operasyonundan sonra dış tasarımı çekiciliğini koruyor. Dezavantajlarının başında ise 2.2 litrelik motoru geliyor. Çok başarılı bir motor olmasına rağmen Santa Fe’nin ülkemizde vergi engeline takılmasına neden oluyor. Halbuki ix35 için geliştirilen 2.0 litre 184hp’lik motor bile bu araç için yeteri olabilirdi. Hem bu sayede fiyatı da daha uygun seviyelere inmiş olurdu.  Santa Fe’nin aynı motora sahip fakat daha yeni bir model olan Kia Sorento’dan bile pahalı olan fiyatı şu an için pek rekabetçi görünmüyor.

 

Yeni Megane HB Expression 1.6 16V BVA: 'Otomatik sevdası!'

Yaklaşık 15 yıl önce tanıştığımız Megane ailesinin son jenerasyonu 2008 yılında hayatımıza girdi. Atalarından devraldığı bayrağı başarıyla taşıyan 3.nesil Megane 1.6 litrelik atmosferik motoru ve klasik otomatik şanzımanıyla kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Daha önce 1.5 litrelik dizel motorla sadece 1.6 litrelik motor seçeneğini sunuyor.
Tasarım
Fransız üretici 3. Nesilde doğru hamuru bulmayı başardı. İlk Megane’ın iddiasız tasarımı, ikinci nesil Megane’da yerini kimsenin beklemediği kadar sıra dışı bir otomobile bırakmıştı. İkinci nesil kimileri tarafından çok sevilen bir tasarımken, bazı insanlar aracın tasarımından nefret ediyordu. Renault son jenerasyon Megane’da sivri tasarım fikirlerini kullanmak yerine geleneksel fikirlere yer vererek çok çekici bir tasarım oluşturmayı başarmış. Özellikle kompakt hatchback sınıfının önde gelenlerinden VW Golf 6 ile karşılaştırıldığında, Megane çok daha sportif bir tasarıma sahip. 4295mm uzunluğa ve 1810mm genişliğe sahip Megane’ın oval tasarım hatları en çok arka kısımda kendini belli ediyor. Ön tasarımla bütünlük oluşturan bombeli arka tasarım gerçekten çok başarılı.
İç mekan
Renault’nun yeni araçlarında kullanmaya başladığı kokpit tasarımı Megane’da da yerini almış. Sarı-Beyaz renklerdeki göstergeler sportif görünüyor. Kolay kullanımlı klima ve müzik kontrolleri orta konsolda iki parça halinde yerleştirilmiş. En üstte bulunun navigasyon ekranı sonradan eklenmiş gibi görünüyor olsa da kolay kullanımı sayesinde kullanıcının beğenisini kazanıyor. Açık renkli döşemeler ve sunroof yardımıyla ferah görünen iç mekanda kalite hissi üst düzeyde. Megane’ın kendisinden 12,4 cm daha uzun Opel Astra’dan daha fazla diz mesafesi sunduğunu belirtmek gerekli. Deri kaplı direksiyon simidinin üzerinden hız sabitleyici kontrolleri yapılabiliyor fakat bu butonların aydınlatmasının olmaması gece sürüşlerinde eksikliğini hissettiriyor. İç mekan sessizliği konusunda bu sınıfta en üst sıralarda yer alabilecek Megane, sadece hafif miktarda motor sesi alıyor. Sınıf ortalamalarında diz mesafesi sunan aracın bagaj 405 litrelik bagaj hacmi de bu sınıfın en başarılı değerlerinden.
Motor
Test aracımıza kullanılan 1.6 litrelik atmosferik motor, Renault tarafından uzun yıllardır kullanılıyor. Üçüncü nesli Megane’da 105hp güç üreten bu motor yavaş yavaş teknolojiye yenik düşmeye başladı. 6000 devirde 105hp güç ve 4250 devirden itibaren 151 Nm tork üreten ünite, gücü törpüleyen otomatik şanzıman yüzünden 0-100 km/s hızlanmasını 13,9 saniyede tamamlayabiliyor.  Ara hızlanmalarda nefesi çabuk kesilen otomatik Megane, yüksek devirlere ihtiyaç duyuyor ve doğal olarak yakıt tüketimi artıyor. Testimiz süresince 8.4 litre yakıt tüketen araç ortalama performans beklentilerini karşılamaktan uzak. Ayrıca şehir içi yakıt tüketimi fabrika verilerine göre 10,6 litre. Tabi bu olumsuz eleştirilerde en önemli pay sahibi otomatik şanzıman. 4 ileri kademeli klasik otomatik şanzıman, üst vitese geçerken gösterdiği başarıyı vites düşürürken tekrarlayamıyor.  Renault yeni geliştirdiği çift kavramalı şanzımanı bu motorla beraber satışa sunarsa şimdikinden çok daha başarılı olur inancındayız.
Yol tutuş ve konfor
Renault Megane’da kullanılan süspansiyon sistemi yoldan gelen darbeleri absorbe etmeyi başarıyor. Koltukların yan destekleri iyi ve uzun yolculuklarda bile yolcuları yormayacak şekilde dizayn edilmiş. Müzik sisteminin ses kalitesi vasat fakat bir çok kullanıcı için yeterli olacaktır.  Test aracımızda yer alan viraj içini aydınlatan farlar çok işlevsel fakat yoldan gelen hafif darbelerde bile titreme yapıyordu. Bu sorunun test aracımıza has olduğunu ve serviste bir iki ufak müdahale ile halledilebileceğini düşünüyoruz.  Megane orta sertlikteki süspansiyonların meyvesini yol tutuş disiplininde topladı.  Kolay kolay çizgisinin dışına çıkmayan araç, aşırı zorlandığında ise arka kısmını bırakıyor. Dozlaması iyi olan frenler Megane’ı oldukça stabil bir şekilde ve bir çok rakibine oranla daha önce durduruyor. 
Güvenlik
Renault Megane, EuroNcap çarpışma testinden en yüksek değer olan 5 yıldız ile ayrılarak ikinci nesilden devraldığı güvenlik bayrağını bir adım ileri taşıdı.
Yorum - Selim ERKEK
Renault Megane en beğendiğim kompakt HB’lerin başında geliyor. Özellikle tasarımı, bence şu an piyasada olan bu sınıf araçlar içerisinde en başarılısı. Ancak insanlar araç alırken sadece tasarıma bakmıyorlar. Performans, sorunsuzluk, ekonomi gibi kriterler ön planda. Test aracımızdaki motor ve şanzıman ikilisi ise bu kriterlerden bir kaç tanesini ciddi anlamda ihlal ediyor. 4 kişi sollama yaparken  tereddüt etmek ve büyük uğraşlar sonucu yakıt tüketimini 7 litre civarına ancak indirebilmek hem performans hem de ekonomi manasında beklentileri karşılayamıyor.  Aracın performans ve yakıt tüketimi haricinde göze çarpan bir kusuru yok.  Özellikle yol tutuşu ve sessizliği gerçekten etkileyici. Megane BVA, performans beklentisi az olan ve aracı genellikle şehir içinde kullanacak kişiler tarafından tercih edilebilecek bir araç fakat ben biraz daha sabredip 1,5 dCi otomatiği beklemenizi öneriyorum.

Nissan Qashqai 1.5 dCi:Yüzde 100 ‘ŞEHİRLİ’



Nissan 2007 yılında tanıttığı crossover modeli Qashqai ‘yi geçtiğimiz Mart ayında yeniledi. Makyajla daha genç ve daha kaslı bir görünüme kavuşan araç, eskisine oranla çok daha fazla SUV havasında. Renault’dan transfer edilen 1.5 dCi motorun gücünü arkasına alan Qashqai, crossover segmentinin en çok satan modeli unvanını koruma peşinde.
Tasarım
Qashqai’nin makyaj sonrası değişen ön yüzü ile artık daha dinamik görünüyor. Daralan ön farlar, yenilenen ön ızgara ve tampon makyajın dikkat çeken öğeleri. Boyutlarında bir değişimin olmadığı aracın arka kısımda ise sadece stop grubu yenilenmiş. Qashqai, şehir içinde yüksek araç kullanmak isteyenleri etkileyecek bir tasarıma sahip.




İç mekan
Nissan’ın klasik iç mekan tasarımına sahip olan Qashqai’nin bu bölümü çok sade ve çabuk anlaşılır cinsten. Makyaj operasyonu Qashqai’nin kokpitine hiç uğramamış. Basit görünen havalandırma ızgaraları, kokpitin havasını bozan öğeler olarak göze çarpıyor. Malzeme kalitesi açısından B segmenti araçları hatırlatan Qashqai’den daha fazlasını beklerdik. Geri görüş kamerasına sahip navigasyon ekranı iç mekanı daha zengin gösteriyor fakat yine de iç mekan beklenen kalite hissini yaşatmıyor. Deri kaplı direksiyonun üzerindeki bol sayıda kontrol butonunun kullanımı ise alışkanlık gerektiriyor. İç kısımda ergonomik olarak sorunlu görünen tek kısım ise cam açma butonlarının konumu. Geride kalan butonlar kullanım zorluğu yaşatıyor. Açık renk döşemeler ve cam tavan aracın içini olduğundan daha büyük gösteriyor fakat yine de çok fazla yaşam alanı beklentiniz olmasın. En ciddi rakibi Peugeot 3008’e oranla iç mekanda sunulan yaşam alanı daha kısıtlı. Ayrıca Qashqai’nin 410 litrelik bagaj hacmi 3008’den 102 litre daha küçük.

Motor
Qashqai’nin yüksek satış rakamlarına ulaşmasının en önemli nedeni 1.5 litrelik dCi motoru. 4000 d/dk’da 106hp güç üreten Renault motoru, 2000 d/dk’dan itibaren 240 Nm tork üretiyor. 1407 kg ağırlığındaki Qashqai’yi harekete geçirmekte zorlanmayan motor yakıt tüketim değerlerini gören sürücüsünün yüzünü güldürmeyi başarıyor. Testimiz süresince 100 km’de ortalama 6.2 litre motorin tüketen Qashqai’de yakıt tüketim değerlerini 5 litre civarına düşürmek mümkün. 6 ileri manuel şanzımanıyla 0’dan 100 km/s hıza ulaşmak için 12,2 saniyeye ihtiyaç duyan Qashqai maksimum 177 km/s hıza ulaşabiliyor.

Yol tutuş ve konfor
İç mekana hafif yol sesi alan araçta motor sesi duyulmayacak kadar az. Yan desteği yetersiz koltukların yumuşaklığı ve konforu ise tatminkar düzeyde. Aslında yumuşak karakterli bir şekilde çalışan süspansiyon sistemi test aracımızda bulunan 18 inçlik jantlar nedeniyle görevini tam olarak yerine getirmekte zorlanıyordu. Yol tutuşu iyileştiren 18 inçlik jantlar, önceliği konfor olan kullanıcılar tarafından tercih edilmemeli. Yerden yüksek yapısına rağmen iyi yol tutan Qashqai, zorlandığında önden kaymaya başlıyor fakat ESP’nin etkili müdahaleleriyle tekrar yolunu bulabiliyor.

Güvenlik
Nissan Qashqai, EuroNcap çarpışma testinden 5 yıldız alarak ayrıldı.

Yorum - Selim ERKEK
Nissan Qashqai, diğer araçlara yüksekten bakmak isteyenler için harika bir alternatif. 1.5 litrelik dizel motor Qashqai’ye yeterli çevikliği ve mükemmel yakıt ekonomisini bir arada sunuyor. Yerden yüksek yapısı nedeniyle gövde salınımlarının fazla olduğu araç limitlerini çok zorlamadığımız sürece çizgisinden ayrılmadı. İyi dozlanan frenler ve yeterli hassaslıktaki direksiyon ise her kullanıcıyı memnun edecek cinsten. Nissan, iç mekan kalitesini biraz daha arttırmış olsa bu segmentin rakipsiz otomobilini yapmış olacaktı. Geçtiğimiz yıllarda 1.5 dCi motorun sağladığı avantajla rakipsiz olan Qashqai’nin artık ciddi rakipleri var. Qashqai’nin SUV görüntüsü ve yüksek yapısı sizi kandırmasın.  Bu araç sıradan bir çekiş sistemine sahip ve arazi performansında söz etmek mümkün değil. Aradığınız sadece asfalt üzerinde kullanılacak bu tarz bir araç ise Skoda Yeti ve Peugeot 3008’e de göz atmalı ve içinize sinen modeli almalısınız. Bu iki modelin en büyük avantajı, Nissan’ın 1.5 dCi motorda sunamadığı otomatik vites opsiyonunu 1.2 TSI ve 1.6 HDI motorda sunabilmeleri.

Volvo S 80 1.6D DRIVe: 'Mantıklı Tercih!'

Son günlerde Çinli Geely firmasına satılmasıyla gündeme gelen Volvo, olan bitene hiç aldırmadan yeni modellerini bir bir piyasaya sürüyor. S60’ın satışa çıkmasına az bir süre kala pazara giren 1.6 litrelik dizel motora sahip S80, yeni S60’ı bekleyenlerin kafasını karıştırmaya başladı. Konfor ve lüksü, ekonomi ile mükemmel bir şekilde harmanlayan otomobilin kusur sayılabilecek tek yönü ise performansı.

Tasarım
Volvo’nun gelenekselleşen tasarım çizgilerinin hakim olduğu araç için bir önceki nesil S60’ın bir boy büyüğü demek yanlış olmaz. Kaputtan başlayıp ızgara altına kadar uzanan V formundaki çizgi aracın ön tasarımını agresif kılmış. Arka kısımda ise köşelere yerleştirilmiş üst kısmı dalgalı stop grubunun ortasına konumlandırılmış büyük ‘Volvo’ yazısı dikkat çekiyor. Volvo otomobil ailesinin en büyüğü olan S80, bir önceki nesil (E60) BMW 5 serisinden hem uzunluk hem de genişlik olarak daha iri bir araç. Mercedes E (W212) serisinden ise 1,7 cm daha kısa fakat 0,7 cm daha geniş.

İç mekan
Elit görünen iç mekanda karışıklık yaratan hiçbir eleman yok. Orta konsolda müzik sistemi, klima, koltuk ısıtma ve Bliss sisteminin kontrol butonları yer alıyor. Bliss, kör noktada araç algıladığında aynaların iç kısmında turuncu renkte uyarı lambası yakan bir sistem. Anahtarsız çalıştırma özelliği bulunan S80’de anahtarı yerleştirebileceğiniz boşluk ise motor çalıştırma butonunun hemen yanında bulunuyor. Elektrikli ve ısıtmalı deri koltukların konforu bu sınıfın gerektirdiği kadar iyi. Arkadaki diz mesafesinin başarılı olması arka kısımda yolculuk yapanların konforunu olumlu yönde etkileyen en önemli faktör. Açık renk iç mekan, sunroofun da yardımıyla çok ferah görünüyor.

Motor
Bu testi okuyanların en çok merak ettikleri noktanın motor olduğunu biliyoruz. Ford-PSA ortak yapımı 1.6 litrelik dizel motorun görev yaptığı test aracımız vasat bir performans sergiledi. 4000 d/dk’da 109hp güç üreten motor, 1750 d/dk’dan itibaren ürettiği 240 Nm tork sayesinde S80’i taşımakta çok zorluk çekmiyor. S80’in 1630 kg’lık ağırlığı göz önüne alındığında gücü az gibi görünen motor, ne otoyol kullanımında ne de şehir içinde sıkıntı çıkarmıyor. 5 ileri manuel şanzımanla gelen 1.6 litrelik dizel motor S80’i 0’dan 100 km/s hıza 12,4 saniyede çıkarıyor. Sessizliğiyle beğenimizi kazanan motorun en büyük mahareti ise yakıt tüketim değerleri… Testimiz süresince ortalama 6,7 litre yakıt tüketen aracın yakıt tüketim değerlerini 5-5,5 litre civarına çekmek ise hiç zor değil.

Yol tutuş ve konfor
Volvo S80’i tasarlarken ilk önceliği konfora vermesine rağmen yol tutuştan da vazgeçmemiş. Sessiz çalışan süspansiyonlar darbeleri çok iyi sönümlemesine rağmen, S80’in hızlı girilen virajlarda aşırı yatmasını engelleyecek kadar sertler. Aşırı zorlandığı zamanlarda önden kayma eğilimi olan S80, ESP’nin sert müdahaleleriyle hemen yolunu buluyor. İç mekana yansıyan ses ve titreşimin az olması nedeniyle oldukça konforlu yolculuklar vadeden S80, ne sürücüsünü ne de yolcuları yoruyor.

Güvenlik
Güvenlik uzmanı üreticinin ürünü S80 modeli, EuroNcap çarpışma testinden en yüksek puan olan 5 yıldızla ayrıldı.

Yorum - Selim ERKEK
İlk defa bu hacimdeki bir motor bu sınıfta kullanıldı. Test süresince performanstan yana hiçbir problem yaşamadığım motoru benzer ağırlıktaki Peugeot 5008’de de kullanmış ve memnun kalmıştım. Bu segmentte yer alan araçları hep daha güçlü motorlar ile görmeye alışık olduğumuz için kağıt üstünde zayıf görünen motorun yeterliliğini aracı kullanınca anlıyorsunuz. Zaten bu aracı alanların büyük çoğunluğunun performanstan önceki beklentisinin konfor olduğu düşünülürse S80 1.6 dizel hiçte mantıksız bir otomobil değil. Bir alt segmentte yer alan benzinli BMW 3.16i’nin fiyatı bile 67 bin lira iken 75 bin liraya alınan S80 dizel harika bir seçim olacaktır. Fakat trafikte daha ucuz modellerin performans anlamında sizi geride bırakması gibi takıntılarınız varsa 1.6 litrelik S80 size göre değil. Ailenin daha güçlü modellerine bakmalısınız. Tabi aradaki 2.5 katlık fiyat farkını ve 22,6 katlık yıllık MTV farkını ödemek koşuluyla 0’dan 100 km/s hıza 2 kat daha hızlı çıkabilirsiniz.

8 Temmuz 2010 Perşembe

A5 Sportback 2.0 TFSI 211 Hp Quattro S Tronic: 'Spor ve şık!'




A5 Sportback 2.0 TFSI 211 Hp Quattro S Tronic: 'Spor ve şık!'
Audi’nin 2007 yılında tanıttığı A5 Coupe modeli üzerine şekillendirilen A5 Sportback, devasa boyutlarını harika tasarımıyla gizleyebiliyor. Coupe otomobil sevdasından vazgeçmek zorunda kalanlar için oldukça uygun bir alternatif olan A5 Sportback, üstün sürüş özellikleriyle Coupe araçları aratmıyor.

Tasarım
Audi bu aracı tasarlarken bir Coupe kadar zarif, bir sedan kadar konforlu ve bir station wagon kadar kullanışlı bir model yaratma çabasındaydı. Ortaya çıkan A5 Sportback bu hedeflere ulaşmaya çok yakın bir araç. Önden bakıldığında birçok kişi Audi modellerini birbirinden ayırt edememeye başladı. Başarılı bir tasarım olduğundan kimsenin şüphesi yok fakat bu kadar benzer modeller bir süre sonra sıradanlaşmaya başlıyor. Diğer Audi modellerinden alışık olduğumuz kızgın bakışlar en çok A5’e yakışmış. V şeklindeki devasa havalandırma ızgarası ve kaslı kaput çizgisinden sonra ilk dikkati çeken LED süslemeli farlar oluyor. Liftback tarzındaki karoser yapısını yandan fark etmek oldukça zor. Arka bagaj kapağında spoyler etkisi yaratan çıkıntı ve yine LED destekli stop grubu A5 Sportback’i, Coupe kardeşi kadar dinamik gösteriyor.

İç Mekan
Ergonomik olarak hiçbir kusurun bulunmadığı iç mekanda kullanılan malzemelerin kalitesi yüksek. İç mekandaki klasik Audi çizgisine alışsak da yine de çok başarılı bulduk. Alçak oturma pozisyonu nedeniyle Coupe araç kullanıyormuş hissi veren araç, yan desteği çok iyi olan koltukları ve içeriye sızan homurtulu motor sesleriyle duyulara da hitap etmesini biliyor. Arka koltuklarda diz mesafesi yeterli olsa da baş mesafesi konusunda problem yaşanılabilir. A5 Sportback, göründüğünden daha büyük bagaj hacmi sunuyor. 480 litrelik bagaj hacmi böyle bir araç için beklediğimizden daha fazla.

Motor
Taliplerine 7 farklı motor seçeneği sunan A5 Sportback, test sayfalarımıza 2.0 litrelik TFSI motoru ile konuk oldu. Bu motor 4300 d/dk’da 211hp güç ve ve 1500 d/dk’dan itibaren 350 Nm tork üretiyor. Düşük devirde üretilen yüksek tork ve motorla beraber harika bir ikili oluşturan S-Tronic şanzıman sayesinde A5 Sportback, 0’dan 100 km/s hıza 6,5 saniyede ulaşabiliyor. Oldukça keyifli bir kullanım sunan 2.0 TFSI motor sağ ayağınıza hakim olmanız durumunda 7 litre civarı yakıt tüketirken, A5’in performans çığlıklarına uyduğunuzda tüketim 14 litrenin üzerine rahatlıkla çıkıyor. Testimiz süresice ortalama yakıt tüketimimiz 11 litre oldu.

Yol tutuş ve konfor
Quattro, yani dört tekerlekten çekiş sistemiyle donatılan test aracımız başarılı bir yol tutuşa sahipti. Hızlı yapılan manevralarda bile ESP desteğine ihtiyaç duymayan A5 Sportback, hızlı virajları hiç zorlanmadan alabiliyor. Dozlaması iyi olan frenler ve her an emrinize amade 211hp güç, A5 sürücüsünü şımartmaya yetiyor. A5 Sportback sert bir araç olması nedeniyle sürüş özelliklerinde topladığı puanları, konfor disiplininde ise geri veriyor. Sert amortisörler yoldan gelen darbeleri sert bir şekilde iç mekana yansıtıyor. Yol sesi konusunda beğenimizi kazanan A5 Sportback, dinlemesi hoş bir motor homurtusunu iç mekana yansıtıyor.

Güvenlik
Audi A5’in ve A5 Sportback’in EuroNcap çarpışma testine katılımı bulunmuyor.

Yorum-Selim ERKEK
Audi A5 Sportback, yol tutuşla ilgili bildiklerimi tekrar gözden geçirmeme neden olacak kadar iyi sürüş dinamiklerine sahip bir araç. Alçak sürüş pozisyonu, sürücüsüne çok hızlı tepkiler veren motor ve şanzıman yüzünden araçtan inmek istemiyorsunuz. Bana göre tek sıkıntı ise çok da başarılı olmayan direksiyon tepkileriydi. Direksiyon hissiz değil fakat tam istediğim gibi kontrol olanağı sağlamıyordu. 7 ileri şanzıman eski 6 kademeli S-Tronic kadar başarılı değil diyenlere ise katılmıyorum. Bu şanzıman eskisine nazaran daha iyi güç ve tork yayılımı sağlamakta ve daha fazla ekonomi sunmakta. Ayrıca 7 ileri S-Tronic’de düşünme gecikmesi eski versiyona oranla çok daha iyi. Hem bir sedanın kullanışlılığını, hem de bir coupenin sürüş özelliklerini iyi bir şekilde harmanlamış bir otomobil arıyorsanız tek seçeneğiniz A5 Sportback…