Eğer siz de benim gibi çocukluğunuzu 90’lı yıllarda
geçirenlerdenseniz, Mazda’nın sizler için de çok özel bir yeri vardır. Mazda
323 hatchback versiyonu hayallerimizi
süslerdi hele bir de kırmızı olursa etraftakilerden bol bol ‘Ferrari gibi
araba(!)’ lafını duyabilirdiniz. Bunun tek sebebi vardı; Mazda’nın o yılların
sıradan araçlarından daha farklı teknolojiler barındırması. Elektrikli camlar
ve aynaların yanında açılıp kapanabilen ön farlar, o yıllar için çok büyük
yeniliklerdi. Bahsettiğim araç Mazda Familia ailesinin 6. Jenerasyonuna aitti,
daha sonra iki nesil daha üretilen model 2004 yılında yerini Mazda 3’e bıraktı.
Ford ile Mazda’nın ilişkileri uzun yıllara dayanıyordu ve bu sürecin son
yıllarında Mazda modellerinde Ford etkisi iyice hissedilmeye başlamıştı. Neyse
ki bu durumun sonuna gelindi ve Mazda, Ford’un elinde olan hisselerinin büyük
kısmını geri aldı. Bunun anlamı Mazda’nın bundan sonra yoluna kendi başına
devam edeceğiydi ve öyle de oldu.
Mazda CX-5 ile
SKYACTIV’i tanıyın!
Mazda için yepyeni bir dönemin ilk sayfası CX-5 ile açılıdı.
Her parçası özenle tasarlanan model SKYACTIV adı verilen bir çalışmanın ürünü.
SKYACTIV teknolojisi CX-5’in sadece motorunda değil, aktarma organlarında,
tasarımında, amortisörlerinde, elektrik aksamında ve aklınıza gelecek her
noktasında kendini gösteriyor. Daha hafif fakat daha sağlam olan gövde, yine
daha hafif ancak daha dayanıklı olan süspansiyon sistemi sayesinde CX-5 mevcut
kompakt SUV’ler içerisinde en hafif olanı unvanını alıyor.
14:1 sıkıştırma
oranlı benzinli motor?
Bazılarınız için yukarıdaki alt başlık pek bir şey ifade
etmeyebilir ama bu büyük bir yenilik. Motorda yüksek sıkıştırma oranının diğer
anlamı az yakıtla yüksek güç elde etmeniz demektir. Ancak benzinli bir motorda
bu kadar yüksek sıkıştırma oranı ayarlanıldığında vuruntu gibi problemler
ortaya çıkabilir. Mazda mühendisleri bu konuyu özel bir egzoz manifoldu,
püskürtme özelliklerini iyileştiren altı delikli enjektörler ve özel tasarımlı
pistonlar kullanarak aşmışlar. Bu sayede CX-5’in 2.0 litrelik SKYACVTIV-G
motoru 6000 d/d’de 165 hp güç üretip, 4000 d/d’de 210 Nm tork değeri sunuyor.
Üstelik bunları yaparken sadece 6 lt/100 km ortalama tüketim değeri sunuyor ki
bu güç ve hacimdeki motorlar içerisinde daha iyisi yok.
CX-5 motorunda en dikkat çekici özellik sarsıntısız ve
sessiz çalışma yapısı oluyor. Yüksek devirlerde çok canlı bir yapıya sahip olan
motor, düşük devirlerde de yeterli çekiş gücünü sunuyor ve otoyol
kullanımlarında 1500 d/d’yi geçmeden yeterli süratte gitmenize imkan tanıyor.
SKYACTIV –Drive:
Klasik otomatik şanzımanlardan yüzde 7 daha tasarruflu
Mazda’nın yeni otomatik şanzımanı tüm vites aralıklarında
kilit kavramalı doğrudan tahrik sunduğu için, alıştığımız klasik otomatik
şanzımanlarda görülebilen güç kaybının önüne geçmeye çalışıyor. Hızlı vites
geçişleri ile beğendiğim 6 kademeli şanzıman konfor açısından da son derece
tatmin edici. Lansman süresince Mazda CX-5’in manuel versiyonunu da kullanma
fırsatı buldum. Kısa oranları ile Mazda MX-5 kullanıyormuşsunuz hissi veren
vites kutusu kesinlikle eğlenceli! Bu şanzımana da el atan SKYACTIV, ağırlığı
bir önceki modele oranla yüzde 30 oranında düşürmüş.
CX-5’in daha tasarruflu olmasına yardımcı bir diğer
teknoloji ise start stop sistemi. Yeni araçlarda sıkça gördüğümüz bu teknoloji
CX-5’te de iyi bir şekilde çalışıyor.
Rakiplerinden zengin
güvenlik donanımları
Mazda CX-5 artık neredeyse standart olan ESP, DSC ve TCS
gibi güvenlik sistemlerinin yanında; sürüş yönünüzü sürekli analiz ederek
önünüze bir engel çıktığında otomatik fren yapan ‘Şehir içi akıllı fren
desteği’ ve şeridinizden çıktığınızda sesli olarak uyarı yapan ‘şerit
değiştirme uyarısı’ sistemleri ile donatılmış. Adını daha önce duymuş
olabileceğiniz bu donanımları kompakt SUV sınıfında sunan ilk model CX-5
oluyor.
Kaza önleyici bu sistemlerin haricinde kaza anında yolcuları
daha iyi korumak isteyen Mazda CX-5 gövdesi yüzde 61 oranında yüksek dayanımlı
çelikten imal edilmiş. Tamponlarda kullanılan çelik 1800 MPa basınca
dayanabiliyor ve ilk defa bir araçta kullanılıyor. Mazda aracın şasi yapısında
yaptığı iyileştirmelerle çarpışma testlerinden maksimum puanlar alacağını iddia
ediyor ancak sonuçlar geldiğinde daha iyi yorum yapabileceğiz.
Sürüşü bir Mazda’nın
olması gerektiği gibi!
Sürüş keyfine en çok önem veren markalardan biri olan Mazda,
CX-5’te de bunu üst düzeyde yaşatıyor. Aracın sert şasi yapısı bir SUV’den çok
sedan kullanıyormuşsunuz hissi yaşatıyor. Gövde gereksiz salınımlarda
bulunmuyor ve direksiyon tepkileri yeterince iyi. Yazının bu kısmına kadar
Mazda teknolojiisine övgüler sıralıyorum ama aynı şeyi iç tasarım için
söyleyemiyorum maalesef. İç mekanda sıradanlık hakim fakat rahatsız edici
boyutta değil. Malzeme kalitesi tatmin edici olan ön konsolda büyük bilgi
ekranı dikkat çekiyor fakat görüntü kalitesi daha iyi olabilirdi. Bu ekrandan
kontrol edilen BOSE ses siteminin kalitesine ise diyecek laf yok.
Fiyatı herkese hitap
etmesinin önüne geçecek
Neyse ki Mazda’nın da böyle bir amacı yok. CX-5 ülkemizde
2.0 litrelik benzinli motor ve 2.2 litrelik dizel motorlarında, 4x2 ile 4x4
çekiş seçenekleri ile satışa sunulacak.
2.0 benzinli modelin 4x2 manuel vitesli versiyonu 89 bin TL iken 4x4
otomatik şanzımanlı ve en üst donanım seviyesi le satılan versiyon ise 110 bin
TL. Bu fiyatlar ışığında CX-5’in yıllık 250 adet satması planlanıyor. 250 adet
üzerinde satılması durumunda ise Mazda Türkiye tedarik sıkıntısı çekebilir
çünkü CX-5’e Avrupa’da yoğun bir ilgi var ve CX5 bu ilgiyi hak eden bir model.
Ülkemizde ise ÖTV’den ve MTV’den kaynaklı iki önemli sıkıntısı var ve bu
sıkıntıya sadece Mazda’yı seven ve otomobil alırken iyi araştıran kişiler
katlanacaktır.
Selim Erkek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder